Tamince’nin FETÖ dosyasını isteyen hakimin görev yeri değişti
Lise öğrencisi Burak Oğraş’ın 2011 yılında Antalya’da iş adamı Fettah Tamince’ye ait Rixos otelde staj yaptığı sırada ölümü henüz netlik kazanmayan babası Murat Oğraş’a dava açıldı. Adı Fettah’tı. Davayı açan Tamince. Suçlama aşağılayıcıydı.
Tamince, Oğraş’ı açtığı davada kendisi hakkında “ülkenin en namlı FETÖ’cüsü” sözlerini kullanmakla suçladı. Tamince’nin 2021 yılı sonunda Oğraş hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından hakaret ve 28 aya kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması 11 Kasım 2022’de Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Asliye Mahkemesi. Duruşmada savunmasını yapan Oğraş’ın ardından avukatları söz aldı.
KABUL EDİLDİ, GÖREV 20 GÜN SONRA DEĞİŞTİ
Oğraş’ın avukatları, Tamince’nin FETÖ ile bağlantısının araştırılmasını talep etti. Hakim bu talebi kabul etti. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Tamince’ye yönelik FETÖ soruşturmalarının soruşturulmasını talep eden hakim BT’nin duruşmadan 20 gün sonra görev yeri değişti. BT, 1 Aralık’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu Kararı ile Antalya hakimliğinden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’ne sevk edildi.
YAZILI İKİNCİ DURUŞMADAN SONRA YAZILI
Davanın ikinci duruşması 9 Şubat’ta görüldü. Tamince hakkındaki FETÖ soruşturması ikinci duruşmada mahkemeye sevk edilmedi. Mahkeme, UYAP sistemi üzerinde yaptığı araştırmada, Tamince hakkında kapatılan 7 FETÖ belgesi olduğunu kaydetti. Duruşmadan 5 gün sonra 14 Şubat’ta mahkemeye yazı yazan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Tamince hakkında iki FETÖ belgesinin takipsizlik kararı verdiğini, üç belgenin ise halen açık olduğunu bildirdi.
‘DOSYADAKİ YAZI KONUŞULANLARIN HUKUKSUZ OLMADIĞINI GÖSTERİYOR’
Murat Oğraş’ın avukatlarından Furkan Açıkgöz, Tamince’nin Fethullah Gülen ve siyasi ve ticari ilişkileri hakkındaki övgü dolu sözlerine atıfta bulunarak şunları söyledi:
“Murat Oğraş’ın Fettah Tamince’ye FETÖ üyesi dediği iddiasıyla açılan hakaret davasında dosyaya giren belgeler, Tamince hakkındaki konuşmaların asılsız olmadığını gösteriyor. Tamince’nin Fethullah Gülen cemaati ile ilişkisi sadece kamuoyu önünde değil, devlet kurumları nezdinde de her zaman izlendi ve kayıt altına alındı.
